28 Ekim 2010 Perşembe

Yağmurlu Bir Sabah

Yağmurlu günlerde içimin sesi hep daha fazla durgunlaşır. Az konuşmak, az hareket etmek ve çok uyumak isterim. Şu ara az hareket etme ve çok uyuma mevzusunu elbette uygulayamıyorum çünkü bizim evde iki sabah kuşu var :)) Bu melankolik olma isteğime karşılık çocuklarla meşgul olmalıyım. Örneğin şimdi Tuna yamacımda, Aras da koltuğumun dibinde üzümlerini yemekle meşgul. Rejime devam ediyorum elbette bu arada da. Bu hafta farklı olarak 5 gün saf protein diyetine başladım. Bugün ikinci günüm; eh fena gitmiyor ama sebzeden uzak kalmak biraz zor. Ara öğünlerde protein tüketmek gerekiyor. İşte atıştırmalık olarak baharatlı lor peynir yemeyi planlıyorum. 64.800 ile ilk güne başlamıştım bakalım.Pazartesi hangi sonuca varacağız ? 60'ın altına düşene kadar saçlarımı boyatmama cezası verdim kendime.

27 Ekim 2010 Çarşamba

Bu Sabah ve Çocuk Kahvaltı Menüsü

Yine iki küçük çocuğunda yardımlarıyla güne oldukça erken başladık. Çok uzun zamandan beri uyanma vaktimiz sabah 06.00-06.30 civarı. Ne ilginç değil mi bir çok bebek kurulmuş saat gibi bu saatlerde uyanır. Tuna bebeğin altını değiştir, üstünü değiştir biraz onunla koklaş-oynaş derken; Aras uyanır, onu kucağına al, tuvalete koştur (bu arada tuvalet eğitimini biraz erken verdik ara ara sorun çıkarsada ) üstünü değiştir, vitaminlerini ver ve kahvaltısını hazırla.

Günlük kahvaltı menüsünü sık sık değiştirmeye çalışsak da bu aralar rafadan yumurta-süt ikilisine takılıyor. Baştan beri kahvaltısını karışım şeklinde vermediğimiz için tek tek yerken de çocuklar zaman zaman tek bir gıda türüne takılabiliyorlar.

Bazen labneli-kaşarlı bir tost-portakal suyu, bazen belki maydonozlu ve mevsimi ise rendelenmiş domates ve rende peynirli bir omlet. Bazende evet çok sağlıklı olmasa da biraz süt, kaşar rendesi, küçük doğranmış maydanoz ve yumurtalı karışıma belenmiş tost ekmekleri yani yumurtalı ekmek yanında ayvalı ıhlamur. Aras'ın en sevdiği çaylardan biri eminim bir çok cocuk da hoşlanarak içecektir.

26 Ekim 2010 Salı

Bir İtiraf Gelecek;

Bugün sabah ve öğlen oldukça iyi devam eden diyetimde Aras'ın son günlerde geçirdiği enfeksiyon neticesinde iştahsızlaması sonucu vaktimi onun öğünlerini düşünmekle ve yapmakla geçiriyorum. Aslında rafine edilmiş ürünlerden onu şu zamana kadar uzak tutmaya çalıştık ve sanırım da başarılı olduk. Bu hastalık döneminde kilo da kaybedince artık enerji veren gıdalar zamanıdır diye karbonhidrata yükleneyim dedim :)) Hem ona hemde ev ahalisine ikram edilmek üzere Elmalı Tart yapayım dedim. Fotoğraf çekersek tarif de ekleyeceğim mutlaka. Beyaz un ve beyaz şekerin o mutlu bileşiğine bir de elma+ceviz eklenince ve evden mis gibi hamur kokusu yükselince bu çılgınlığa daha fazla dayanamadım. Önden bir dilim tart sonradan da madem bugün izinliyim 1,5 da lahmacun yedim. Pişman mıyım? - Evet hemde çok. Kafam karıştı :) Ama karnımım doyması hissini unuttuğum için bir de tuhaf oldum :))

Yarın tekrar hiç bir şey olmamış gibi devam edeceğim. Kesinlikle hem de. Bu arada Aras üç beyazsız diyetine devam ediyor yemedi bile bir lokmacık :))

Durmayacağım....

Aras ve Tuna


Resim yazısı ekle
 Birazda bugün bebeklerimden söz etmeye başlamak istiyorum. Arasım sadece 21 aylık, o kadar tatlı o kadar akıllı bir çocuk ki beni bugüne kadar hiç üzmedi demiyeceğim ama minumumda üzüyor :)) İşte her çocuk gibi bazen çok çok iştahlı bazende beni çıldırtacak kadar iştahsız. Beni çok sever ama babasına aşık :)) Yeni yeni konuşuyor işte en çok sözünü ettikleri köpeğimiz badem, şu sarı üzümler vardır ya onlar işte. Bu ara oldukça hasta ilk defa ona natibiyotik kullanmak zorunda kaldık. Zalim antibiyotik çocuğumu mahvetti :(( Yanında da prebiyotik veremediğimiz için antibiyotik bünyesine son derece ağır geldi. Onunla ilgili zaman zaman anlatacağım.

Tuna bebeğe gelince henüz 4,5 aylık 35 haftalık dünyaya geldi, 2.000 kg ve 44 cm kadardı. Ellerimizin içinde kayboluyordu. Rahim içi gelişme geriliği ile karnımda vakitlerini geçirdi :(( Ou dünyaya getirene kadar yüreğim ağzımda gezdim hep ama hayata öyle tutunan bir bebek ki o minnacık bebek hızla büyüdü şu aralar 8 kiloya ulaşmış durumda etrafa gülüyor hemde ağız dolusu. Korkularım şimdi geride kaldı huzurla büyümesine tanıklık ediyorum.

Bu tanışma paragraflarından sonra onların günlüklerinden sıkça söz etmeye çalışacağım.




Rejim Devam Ediyor...

Rejim 'evet' devam ediyor. Ama vermem gereken kiloyu hesap edince gözüm de korkuyor. İki küçük bebekle hem ilgilenip hemde son derece az yemek insanı çok zorluyor. Bugün sabah uyandım ilk olarak elma sirkeli su+bal+limon karışımını ılık su içinde tükettim. Ardından bir kaç bardak su daha sonrasında da bir dilim Uno Denge Lihgt (yüksek lif içerdiğinden+bir dilimi sadece 39 kalori ) yağsız ince dilim peynir ve bir kaç zeytin eşliğinde kahvaltımı yaptım. Halbuki daha çok yiyebilirdim :)) Karnımın gurultusu geçti diyemeyeceğim ama yinede idare ettim. Arada da bağırsak rahatlatıcı sinamekli bir çay sonra üzerina yaseminli bir yeşil çay ve bir grisini tükettim.

Kilo vermek evet çok zor değil ama imkansız da değil. Benim şu an için MAALESEF bir uzmana ya da spor merkezine gidecek vaktim olmadığı için kendi çabalarımla devam ediyorum. Büyük mücadeleye devam...


25 Ekim 2010 Pazartesi

Doğum Sonrası Kilolar...

İki çocuğum arası 16,5 ay  ve iştahım da sonsuz açık olunca doğum sonrası kilolarım alıp başını gitmişti. İkinci doğumdan sonra tartı artk 74'ü gösteriyordu. Ve ilk gebeliğim öncesi kilom sade ve sadece 52 idi. Silkelenmeliydim, kendime gelmeliydim ama bunu nasıl yapacağıma dair en ufak fikrim-azmim-hırsım yoktu. Daha fazla yemek yiyerek kendimi avutuyordum sanki. Sonra o  an geldi aynadaki görüntüme kırıldığım an. Kilo verme savaşıma karar aldığım an. Önce kendimce bir araştırma yaptım. İlk olarak yeme düzenimde değişiklik yaparak, karbonhidrat ve proteinleri ayrıştırtım. Ve zararlı beyazları beslenmemden çıkardım bir parça tuz hariç. ( Un-Şeker-Tuz kardeşlerden söz ediyorum ) Kahvaltılarıma bir-iki dilimcik tam buğday, tam çavdar gibi faydalı karbonhidratlar ekledim. En önemlisi de akşam öğünümü çok zor da olsa akşam 18.30 çekmeyi başardım. Hani 'az ye sık ye' öğütlerine sadık kalıyorum. Öğün aralarında ise yeşil çay-beyaz çay ikilisini dönüşümlü olarak kullanıyorum. Bol bol su içiyorum ek olarak, bazı günler çok canım tatlı isteyince bir bardak light süte bir çay kaşığı tarçın katıp içiyorum, bu yalancı tatlı ile hem vücudumun kalsiyum ihtiyacını karşılayıp hemde tarçının sonsuz faydasından medetleniyorum.

13 Eylülde başladığım bu zorlu maratonda bugün 25 Ekim yaklaşık 8.800 gr vermiş bulunuyorum.(Vermem gereken kilo 22.500 gr :) ) 'Durmak yok, yola devam' diyorum...

MERHABA...

Blog dünyasına neden ayak bastığımı bende bilmiyorum evet bazen bana da garip gelir iç dünyamı - özel hayatımı açmak ama garip şekilde gezindikçe blogları okumaktan çok zevk aldığımı gördüm. Belki birileri de benim blogumdan bu denli keyif alacak diye düşünerek paylaşmaya karar verdim. Şimdi herkese önden kocaman bir MERHABA...